19 Ocak,2025

Belediye İmar Cezaları

shape
Belediye İmar Cezaları

Belediye imar cezaları, ilgili kanunlar ve Yargıtay/Danıştay kararları hakkında kapsamlı bir bilgi kaynağıdır. Bu makale, imar mevzuatına aykırı yapılaşmalar nedeniyle verilen cezaların hukuki süreçlerini, itiraz yöntemlerini ve olası dava yollarını ayrıntılı bir şekilde ele almaktadır. İmar cezalarının hesaplanması, artırıcı nedenler, zaman aşımı, idari davalar, icra takibi, imar kirliliği suçları, yıkım kararları ve yürütmenin durdurulması konularında detaylı bilgiler içermektedir.

Belediye İmar Cezaları ve Yasal Süreçler

İmar Aykırılığı Nedenleri

Belediye sınırları içerisinde yapılan yapıların 3194 sayılı İmar Kanunu'na uygun olması gerekmektedir. İmar mevzuatına aykırı yapılaşmalar, ruhsatsız veya ruhsata aykırı inşa edilen yapılar "kaçak yapı" olarak nitelendirilir. İmar aykırılığının temel nedenleri arasında ruhsatsız yapılaşma, ruhsata aykırı inşaat, projeye aykırı imalat ve izinsiz kullanım değişiklikleri yer almaktadır.

Yapı ruhsatı olmadan inşaata başlanması, mevcut ruhsatın geçerliliğini yitirmesine rağmen inşaata devam edilmesi veya ruhsat ve eklerine aykırı yapılaşma durumlarında belediyeler tarafından yapı tatil tutanağı düzenlenir. Bu tutanak, imar mevzuatına aykırılığın resmi tespiti niteliğindedir.

Ceza Hesaplama Usulleri

İmar para cezaları, aykırılığın türüne ve büyüklüğüne göre hesaplanır. Cezalar, yapının bulunduğu arsanın emlak vergisine esas metrekare birim değerinin belirli katları üzerinden belirlenir. Ceza tutarının hesaplanmasında yapının konumu, büyüklüğü, niteliği ve aykırılığın derecesi gibi faktörler göz önünde bulundurulur.

Para cezalarının tahsili, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre yapılır. Cezanın ödenmemesi durumunda ödeme emri düzenlenir ve gerektiğinde haciz işlemleri başlatılabilir. İlgililer, ödeme emrine karşı tebliğ tarihinden itibaren yasal süre içerisinde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu kapsamında dava açabilirler.

Ceza Artırıcı Nedenler

İmar cezalarında bazı durumlar cezayı artırıcı neden olarak kabul edilir. Bunlar:

  • İmar planına aykırılık: Yapının imar planında öngörülen kullanım amacına uygun olmaması
  • Parselasyon planına aykırılık: Parselin yasal düzenlemelere aykırı kullanımı
  • Kamu alanlarına tecavüz: Umumi hizmet alanlarına yapılan izinsiz inşaatlar
  • Afet riski: Jeolojik açıdan sakıncalı alanlarda yapılaşma
  • Özel imar rejimine tabi alanlarda yapılaşma: Sit alanları, kıyı şeridi gibi özel statülü bölgelerde izinsiz inşaat
  • Hisseli parsellerde muvafakatsiz yapılaşma: Diğer hissedarların izni olmadan yapılan inşaatlar

Ayrıca, yapının çevre ve görüntü kirliliğine yol açması da cezayı artırıcı bir faktör olarak değerlendirilir. Bu durumda ceza miktarı, temel cezanın belirli bir oranında artırılarak uygulanır.

İmar cezalarına karşı yapılacak itirazlar, cezayı düzenleyen idarenin bulunduğu yer İdare Mahkemesi'nde açılacak iptal davası yoluyla yapılır. Dava açma süresi, cezanın tebliğ tarihinden itibaren 60 gündür. Mahkeme, cezanın hukuka uygunluğunu denetler ve gerektiğinde yürütmeyi durdurma kararı verebilir.

İmar Para Cezası İtiraz ve İptal Yolları

İtiraz Süreleri

İmar para cezalarına karşı itiraz ve dava yolları, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. maddesi kapsamında düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, imar para cezasına karşı tebliğ tarihinden itibaren 60 gün içinde dava açılabilir. İtiraz süresi, cezanın tebliğ edildiği tarihi takip eden günden itibaren başlar ve bu süre hak düşürücü niteliktedir.

İmar para cezasına itiraz edilmeden önce, cezanın dayanağı olan yapı tatil tutanağı ve tespit tutanağı gibi belgelerin incelenmesi önemlidir. Çünkü bu tutanakların usulüne uygun düzenlenmemiş olması, eksik veya hatalı tespitler içermesi durumunda, itiraz gerekçesi olarak kullanılabilir.

Görevsizlik Kararları

İmar para cezalarına ilişkin davalar, idare mahkemelerinde görülür. Ancak bazı durumlarda görevsizlik kararları söz konusu olabilir. Özellikle yapının bulunduğu yerin mücavir alan sınırları içinde olup olmadığı, özel imar rejimine tabi olup olmadığı gibi hususlar görev uyuşmazlığına neden olabilir.

İtiraz ve dava sürecinde en sık karşılaşılan sorunlardan biri, yanlış kişiye ceza kesilmesidir. Örneğin:

  • Yapının yeni maliki yerine eski malikine ceza kesilmesi
  • Müteahhit yerine arsa sahibine ceza kesilmesi
  • Kiracıya ceza kesilmesi gereken durumda mal sahibine ceza kesilmesi

İdari ve İcra Yargılaması

İmar para cezalarının tahsili sürecinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. Cezanın ödenmemesi durumunda, idare ödeme emri düzenler ve bu ödeme emrine karşı da 15 gün içinde dava açılabilir.

İtiraz gerekçeleri arasında öne çıkan hususlar şunlardır:

  • Aykırılığın tespitinde yapılan hatalar
  • Artırım sebeplerinin yanlış uygulanması
  • İlave imar para cezası hesaplamalarındaki yanlışlıklar
  • Yapının ruhsata tabi olup olmadığının yanlış değerlendirilmesi
  • Cezanın tebliğinde usul eksiklikleri

İdari yargılama sürecinde, mahkeme tarafından yürütmenin durdurulması kararı verilebilir. Bu karar, cezanın tahsilini durdurur ve idarenin icra takibi yapmasını engeller. Ancak yürütmenin durdurulması kararı için ciddi bir hukuka aykırılık ve telafisi güç zarar şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.

İmar para cezalarına karşı açılan davalarda, bilirkişi incelemesi yapılması sıklıkla başvurulan bir yöntemdir. Bilirkişi raporları, yapının imar mevzuatına aykırılık teşkil edip etmediği, aykırılığın boyutu ve ceza miktarının doğru hesaplanıp hesaplanmadığı konularında mahkemeye teknik destek sağlar.

Dava sürecinde, idarenin ceza işlemini dayandırdığı imar planı, yapı ruhsatı, yapı kullanma izni gibi belgelerin incelenmesi ve varsa eksikliklerin tespit edilmesi önemlidir. Ayrıca, benzer konularda verilmiş Danıştay ve bölge idare mahkemesi kararlarının emsal gösterilmesi, davanın başarı şansını artırabilir.

İmar Kirliliği Suçları ve Yargıtay Kararları

İmar kirliliği suçları, Türk Ceza Kanunu'nun 184. maddesi kapsamında düzenlenen ve toplumsal düzeni korumayı amaçlayan önemli bir hukuki düzenlemedir. Bu suçlar, özellikle şehirleşmenin planlı ve düzenli gelişimini tehdit eden eylemler olarak değerlendirilmektedir.

Mücavir Alanlardaki İmar Kirliliği

Mücavir alanlarda gerçekleştirilen ruhsatsız inşaat faaliyetleri, imar kirliliği suçunun önemli bir boyutunu oluşturmaktadır. Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nin 1.12.2008 tarih, 4245/21361 sayılı kararında açıkça belirtildiği üzere, imar planı olmayan mücavir alanlarda dahi ruhsatsız inşaat faaliyeti, imar kirliliği suçunu oluşturmaktadır. Bu karar, mücavir alanların belediye yetkisi altında olduğunu ve bu alanlarda yapılacak inşaatların mutlaka ruhsata tabi olduğunu vurgulamaktadır.

Teras Katların Bina Niteliği

Teras katlarının hukuki statüsü, imar kirliliği suçları açısından özel bir önem taşımaktadır. Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nin 8.2.2010 tarih, 7912/1544 sayılı kararı, teras katların bina niteliğinde olması durumunda yapı ruhsatının zorunlu olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu kararda, teras katının:

  • Bağımsız kullanıma uygun olması
  • Üstünün kapalı olması
  • Yaşam alanı oluşturması

gibi özellikleri taşıması durumunda, ruhsat alınmasının zorunlu olduğu vurgulanmıştır.

Yapının Bina Niteliği

Yapının bina niteliğinin tespiti, imar kirliliği suçlarının belirlenmesinde kritik öneme sahiptir. Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nin 05/03/2012 tarih, 2010/1854 E. 2012/4870 K. sayılı kararında, bir yapının bina sayılabilmesi için gereken kriterler detaylı şekilde ele alınmıştır. Bu kriterlere göre:

Bina niteliğini belirleyen unsurlar:

  • Yapının kalıcı olması
  • Temelli bir yapı özelliği göstermesi
  • İnsanların içinde yaşayabilmesi veya çalışabilmesi
  • Üstünün örtülü olması
  • Yan duvarlarının bulunması

Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun K.2019/703 sayılı kararı ise, imar kirliliği suçlarında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması konusunda önemli bir içtihat oluşturmuştur. Bu karara göre, ruhsatsız yapının yıkımı ve yıkım masraflarının sanık tarafından karşılanması durumunda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabileceği belirtilmiştir.

İmar kirliliği suçlarının değerlendirilmesinde, TCK m. 184'ün getirdiği düzenlemeler çerçevesinde, yapının niteliği, konumu ve ruhsat durumu bir bütün olarak ele alınmaktadır. Yargıtay'ın yerleşik içtihatları, özellikle mücavir alanlardaki yapılaşma, teras katların durumu ve bina niteliğinin tespiti konularında belediyelere, yargı mercilerine ve vatandaşlara yol gösterici nitelik taşımaktadır. Bu kararlar, imar düzeninin korunması ve planlı şehirleşmenin sağlanması açısından önemli bir hukuki çerçeve oluşturmaktadır.

Ruhsatsız Yapılar ve Cezalar

Ruhsat Gereklilikleri

3194 sayılı İmar Kanunu'nun 21. maddesi, yapı ruhsatiyesi alma zorunluluğunu düzenlemektedir. Belediye ve mücavir alan sınırları içinde yapı ruhsatiyesi almadan yapıya başlanması veya ruhsat alınmış olmasına rağmen ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapılması yasaktır. Bu yasağa aykırı hareket edenler hakkında kanunun 32. maddesi uyarınca yapı tatil tutanağı düzenlenir ve inşaat derhal durdurulur.

Ancak bazı yapılar ruhsat gerektirmemektedir. Özellikle sundurma, çardak gibi hafif yapılar ile basit tamir ve tadilat işlemleri ruhsata tabi değildir. Bu durumda, ruhsata tabi olmayan yapılar için imar cezası uygulanması mümkün değildir. Yapının ruhsata tabi olup olmadığının tespiti, teknik personel tarafından yapılacak inceleme sonucunda belirlenir.

Zaman Aşımı ve Cezaların Sürekliliği

İmar mevzuatına aykırılıklarda önemli bir husus, zaman aşımı kavramının bulunmamasıdır. Bir yapının ruhsatsız veya ruhsata aykırı olduğunun tespiti halinde, yapının inşa edildiği tarihten bağımsız olarak ceza uygulanabilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta, aynı aykırılık için mükerrer ceza uygulanamayacağıdır.

İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca verilen para cezaları, yapının imar mevzuatına uygun hale getirilmesi veya yıkılması halinde tahsil edilmemiş olanlar terkin edilir. Bu düzenleme, yapı sahiplerini aykırılıkları gidermeye teşvik etmek amacıyla getirilmiştir.

Riskli Yapılar

6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında riskli yapı olarak tespit edilen binalar için özel bir rejim uygulanmaktadır. Bu yapılar için 3194 sayılı İmar Kanunu'ndaki idari para cezaları uygulanmaz. Riskli yapıların yıkım süreçleri, 6306 sayılı Kanun'da özel olarak düzenlenmiştir.

Riskli yapılarda malik veya malikler, yapının yıktırılması için 60 günlük süre içinde anlaşma sağlayamazlarsa, yapı idare tarafından yıktırılır. Bu durumda yıkım masrafları, yapı maliklerinden tahsil edilir. Riskli yapıların tespiti ve yıkımı sürecinde, yapı sahiplerinin can ve mal güvenliğinin korunması öncelikli hedeftir.

İmar mevzuatı kapsamında ruhsatsız yapılar ve cezalar konusu, toplum düzeni ve şehirleşme açısından büyük önem taşımaktadır. Gerek 3194 sayılı İmar Kanunu gerekse 6306 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemeler, planlı şehirleşmeyi ve güvenli yapılaşmayı hedeflemektedir. Ruhsat gereklilikleri, zaman aşımı kavramının bulunmaması ve riskli yapılara ilişkin özel düzenlemeler, bu amaca hizmet eden temel araçlardır. Bu kapsamda, yapı sahiplerinin imar mevzuatına uygun hareket etmeleri, hem idari yaptırımlardan kaçınmaları hem de güvenli ve planlı bir kentleşmeye katkıda bulunmaları açısından büyük önem taşımaktadır.

0 yorum

Yorum Bırak