21 Şubat,2025

Mal Rejimi Tasfiyesinde Şirketlerin Durumu

shape
Mal Rejimi Tasfiyesinde Şirketlerin Durumu

Boşanma sürecinde mal paylaşımı, özellikle şirket sahibi eşler için karmaşık hukuki sorunlara yol açabilir. Bu makalede, şirketlerin mal rejimine dahil olup olmadığı, hisse değerlerinin nasıl hesaplandığı, yasal düzenlemeler ve emsal Yargıtay kararları ışığında detaylı bir şekilde incelenmektedir.

Mal Rejimi Tasfiyesinde Şirket Hisselerinin Değerlendirilmesi

Mal rejimi tasfiyesinde şirket hisselerinin değerlendirilmesi, boşanma davalarının en karmaşık konularından biridir. Bu süreçte, şirket hisselerinin niteliği, edinilme zamanı ve elde edilen gelirlerin durumu özel bir önem taşır. Türk Medeni Kanunu'nun ilgili hükümleri, bu konuda detaylı düzenlemeler getirmiştir.

Şirket Hisselerinin Hukuki Niteliği

TMK m. 219 uyarınca edinilmiş mal, eşlerin mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettikleri malvarlığı değerleridir. Bu kapsamda, evlilik birliği içinde kazanılan şirket hisseleri edinilmiş mal olarak değerlendirilir. Ancak, evlilik öncesinde sahip olunan veya miras yoluyla edinilen şirket hisseleri, TMK m. 220 gereğince kişisel mal statüsündedir.

Şirket Gelirlerinin Değerlendirilmesi

Şirket hisselerinden elde edilen gelirler, hisselerin niteliğinden bağımsız olarak özel bir değerlendirmeye tabidir. Kişisel mal niteliğindeki şirket hisselerinden elde edilen temettü ve kâr payları, edinilmiş mal olarak kabul edilir. Bu durum, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2007/6042 E., 2007/8727 K. sayılı kararında açıkça belirtilmiştir. Ancak, ortaklığın sona ermesi durumunda elde edilen tasfiye payları, gelir niteliğinde olmadığından kişisel mal sayılır.

Mal Rejimi Sözleşmesi ve Şirket Hisseleri

TMK m. 221 önemli bir esneklik sağlar. Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle bir mesleğin icrası veya işletme faaliyetinden doğan edinilmiş malların kişisel mal sayılacağını kararlaştırabilirler. Ayrıca, kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da belirleyebilirler. Bu düzenleme, özellikle şirket sahibi eşler için önemli bir planlama aracıdır.

Değerleme ve Hesaplama Yöntemleri

Şirket hisselerinin değerlemesinde, tasfiye tarihindeki gerçek (sürüm) değer esas alınır. Bu değerleme yapılırken:

  • Şirketin mali tabloları
  • Piyasa değeri
  • Gelecekteki kazanç potansiyeli
  • Şirketin maddi ve maddi olmayan varlıkları
  • Sektörel koşullar

gibi faktörler göz önünde bulundurulur.

Şirket Karlarının Durumu

Şirket karlarının değerlendirilmesinde önemli olan nokta, karın nasıl kullanıldığıdır. Dağıtılmayan ve şirket bünyesinde tutulan karlar (yedek akçeler), sonradan bedelsiz hisse senedi olarak dağıtıldığında edinilmiş mal sayılır. Aynı şekilde, şirket karının yatırıma dönüştürülmesi durumunda da bu yatırımlar edinilmiş mal olarak değerlendirilir.

İspat Yükü ve Değerlendirme

Mal rejimi tasfiyesinde, bir malın edinilmiş veya kişisel mal olduğunu iddia eden taraf, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ancak TMK m. 222 uyarınca, bir malın eşlerden birinin kişisel malı olduğu açıkça anlaşılmadıkça, o malın edinilmiş mal olduğu kabul edilir. Bu karine, özellikle şirket hisselerinin nitelendirilmesinde önem taşır.

Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ve Şirket Karlarının Değerlendirilmesi

Edinilmiş mallara katılma rejimi, eşlerin evlilik birliği içerisinde elde ettikleri malvarlığı değerlerinin tasfiyesinde önemli bir rol oynar. Bu rejimde, özellikle şirket karlarının değerlendirilmesi ve paylaşımı konusu özel bir önem taşır. TMK m. 236 uyarınca, her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibidir. Bu hakkın kullanılmasında, eşlerin katkılarını ayrıca ispat etmeleri gerekmez.

Artık Değerin Hesaplanması

Şirket karlarının değerlendirilmesinde, TMK m. 231 kapsamında artık değer hesaplaması yapılır. Bu hesaplama, edinilmiş malların toplam değerinden bu mallara ilişkin borçların çıkarılması suretiyle gerçekleştirilir. Şirket karları söz konusu olduğunda, hesaplamada şu unsurlar dikkate alınır:

  • Şirketin mal rejimi süresince elde ettiği karlar
  • Dağıtılmayan karların sermayeye eklenmesi durumu
  • Yedek akçeler ve bunların kullanımı
  • Şirket değerindeki artışlar

Şirket Karlarının Nitelendirilmesi

Şirket karlarının edinilmiş mal sayılması için, karın mal rejimi süresince elde edilmiş olması gerekir. Bu noktada önemli olan, karın elde edilme zamanıdır. Şirketin kendisi kişisel mal olsa bile, mal rejimi süresince elde edilen karlar edinilmiş mal sayılır ve tasfiyeye dahil edilir.

Değer Artış Payı Alacağı

TMK m. 227 kapsamında, eşlerden birinin diğerine ait şirketin değerinin artmasına katkıda bulunması halinde, değer artış payı alacağı gündeme gelir. Bu durumda:

  • Katkının niteliği ve miktarı
  • Değer artışının hesaplanması
  • Katkı ile değer artışı arasındaki ilişki
  • Tasfiye anındaki sürüm değeri

gibi faktörler dikkate alınır.

Kar Paylarının Değerlendirilmesi

Şirket karlarının değerlendirilmesinde, karın dağıtılıp dağıtılmadığı önem taşır. Dağıtılan kar payları (temettüler) doğrudan edinilmiş mal sayılırken, dağıtılmayan ve şirket bünyesinde tutulan karlar için farklı bir değerlendirme yapılır. Bu karların:

  • Yedek akçeye ayrılması
  • Sermaye artırımında kullanılması
  • Yeni yatırımlara yönlendirilmesi

durumlarında, bu değerlerin tasfiye anındaki güncel değerleri hesaplanarak edinilmiş mallara dahil edilir.

Tasfiye Sürecinde Değerleme

Tasfiye sürecinde şirket karlarının değerlemesi yapılırken, mal rejiminin sona erdiği tarihteki değer esas alınır. Bu değerleme yapılırken:

  • Şirketin mali tabloları
  • Bilanço değerleri
  • Piyasa koşulları
  • Gelecekteki kazanç potansiyeli

gibi faktörler göz önünde bulundurulur. Özellikle dağıtılmamış karların ve yedek akçelerin güncel değerlerinin hesaplanması önem taşır.

Mal rejimi tasfiyesinde şirket karlarının değerlendirilmesi, teknik bilgi ve uzmanlık gerektiren bir süreçtir. Bu nedenle, çoğu zaman bilirkişi incelemesi yapılması ve şirketin mali durumunun detaylı analizi gerekir. Tasfiye sürecinde, hem eşlerin haklarının korunması hem de şirketin sürdürülebilirliğinin sağlanması dengesinin gözetilmesi önem taşır.

Mal Ayrılığı Rejimi ve Tasfiye Süreci

Türk Medeni Kanunu'nda yapılan değişikliklerle birlikte, mal rejimi konusunda önemli düzenlemeler getirilmiştir. 4722 Sayılı Kanun'un 10. maddesi, 1 Ocak 2002 tarihinden önce evlenen eşlerin mal rejimi konusundaki durumunu açıklığa kavuşturmuştur. Bu düzenlemeye göre, belirtilen tarihten önce evlenen eşler, tabi oldukları mal ayrılığı rejimine göre tasfiye işlemlerini gerçekleştirirler. Ancak, bu tarihten itibaren bir yıl içinde mal rejimi sözleşmesi yapmamaları halinde, edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olurlar.

Mal Ayrılığı Rejiminin Temel Özellikleri

TMK m. 222 uyarınca mal ayrılığı rejiminde her eş, kendi malvarlığı üzerinde tam bir tasarruf yetkisine sahiptir. Bu rejimde eşler:

  • Malvarlıklarını bağımsız olarak yönetme
  • Mallarından dilediği gibi yararlanma
  • Malları üzerinde serbestçe tasarrufta bulunma haklarına sahiptir

Bu sistem, eşlerin malvarlıklarının birbirinden tamamen ayrı tutulması esasına dayanır. Şirket hisseleri söz konusu olduğunda, mal ayrılığı rejiminde hisseler tamamen sahibi olan eşe ait olup, diğer eşin bu hisseler üzerinde herhangi bir hak iddia etmesi mümkün değildir.

Katkı Payı Talepleri ve İspatı

743 sayılı mülga Medeni Kanun m. 170 kapsamında, mal ayrılığı rejiminde edinilen mallara ilişkin katkı payı taleplerinin değerlendirilmesinde önemli bir kriter bulunmaktadır. Buna göre, bir eşin diğer eşin malvarlığına yaptığı katkının talep edilebilmesi için, somut ve maddi bir katkının varlığının ispatlanması gerekmektedir. Bu katkı:

  • Para veya parayla ölçülebilir bir değer olmalıdır
  • Katkının yapıldığı tarih ve miktar belgelenebilmelidir
  • Katkının malvarlığının edinilmesinde veya değerinin artmasında etkisi kanıtlanmalıdır

Tasfiye Sürecinin Yürütülmesi

Mal ayrılığı rejiminin tasfiyesi sürecinde, özellikle şirket varlıkları söz konusu olduğunda, detaylı bir inceleme yapılması gerekmektedir. Tasfiye sürecinde:

  • Şirket hisselerinin edinilme tarihi tespit edilmelidir
  • 1 Ocak 2002 öncesi ve sonrası dönem ayrı ayrı değerlendirilmelidir
  • Eşlerin katkılarının niteliği ve miktarı belirlenmelidir
  • Şirketin değerlemesi yapılmalıdır

Mal ayrılığı rejiminde tasfiye süreci, edinilmiş mallara katılma rejiminden farklı olarak, her eşin kendi malvarlığını koruması esasına dayanır. Bu nedenle, bir eşin diğer eşin malvarlığına yaptığı katkılar, ancak ispat edilebilir maddi katkılar olması halinde talep edilebilir.

Geçiş Dönemi Uygulamaları

1 Ocak 2002 tarihinden sonraki dönem için eşler, bir yıl içinde mal rejimi sözleşmesi yapmamışlarsa, edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olurlar. Bu durumda:

  • 2002 öncesi dönem için mal ayrılığı rejimi hükümleri uygulanır
  • 2002 sonrası dönem için edinilmiş mallara katılma rejimi hükümleri geçerlidir
  • Her iki dönem için ayrı hesaplama ve değerlendirme yapılması gerekir

Şirket varlıklarının tasfiyesinde, özellikle karma nitelikli malların varlığı halinde, hangi rejimin uygulanacağının tespiti büyük önem taşır. Mahkemeler, her iki döneme ait malvarlığı değerlerini ayrı ayrı tespit ederek, her dönem için geçerli olan rejimin kurallarına göre tasfiye işlemini gerçekleştirirler.

Yargıtay Kararları Işığında Mal Rejimi Tasfiyesi

Mal rejimi tasfiyesinde şirketlerin durumu, Yargıtay'ın içtihatları doğrultusunda şekillenmiş ve belirli ilkeler ortaya konulmuştur. Bu ilkeler, özellikle şirket hisselerinin değerlemesi, katkı payı hesaplamaları ve edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması konularında yol gösterici niteliktedir.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 2015/9379 E., 2016/1291 K. sayılı kararında, mal rejimi tasfiyesinde katkı payı ve değer artış payı hesaplamalarına ilişkin önemli prensipler belirlenmiştir. Bu kararda, özellikle şirket değerlemesinde kullanılacak yöntemler detaylı şekilde ele alınmış ve tasfiye sürecinde dikkat edilmesi gereken hususlar vurgulanmıştır. Mahkeme, şirket değerlemesinde sadece bilanço değerlerinin değil, şirketin piyasa değeri, gelecekteki kazanç potansiyeli ve sektörel dinamiklerin de göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtmiştir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2007/12851 E., 2008/5837 K. sayılı kararı, şirket hisselerinden elde edilen temettülerin edinilmiş mal kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini açıkça ortaya koymuştur. Bu karar, şirket karlarının nasıl değerlendirileceği konusunda önemli bir içtihat oluşturmuştur. Kararda, evlilik birliği süresince elde edilen temettülerin edinilmiş mallara dahil edilmesi ve tasfiyede hesaba katılması gerektiği vurgulanmıştır.

2015/6299 E., 2016/15819 K. sayılı Yargıtay kararında ise şirket değerlemesinde kullanılacak kriterlere ilişkin detaylı bir çerçeve çizilmiştir. Bu kararda öne çıkan değerleme kriterleri şunlardır:

  • Şirketin mali tablolarının ve bilançosunun detaylı analizi
  • Piyasa değeri ve sektörel konumun değerlendirilmesi
  • Şirketin gelecekteki nakit akışları ve büyüme potansiyeli
  • Maddi ve maddi olmayan varlıkların güncel değerlemesi
  • Şirketin borç ve yükümlülüklerinin detaylı analizi

Yargıtay'ın yerleşik içtihatları, mal rejimi tasfiyesinde şirket değerlemesinin uzman bilirkişiler tarafından yapılması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu değerleme sürecinde, şirketin sadece defter değeri değil, gerçek piyasa değeri de dikkate alınmalıdır. Ayrıca, değerleme tarihinin mal rejiminin sona erdiği tarih olması ve bu değerin tasfiye tarihine kadar güncellenmesi gerektiği de kararlarda belirtilmektedir.

Mal rejimi tasfiyesinde şirketlerin durumuna ilişkin Yargıtay kararları, tasfiye sürecinin şeffaf ve adil bir şekilde yürütülmesini hedeflemektedir. Bu kararlar, özellikle şirket hisselerinin değerlemesi, temettülerin paylaşımı ve katkı payı hesaplamaları konularında detaylı prensipler ortaya koymaktadır.

Sonuç olarak, mal rejimi tasfiyesinde şirketlerin durumu, Yargıtay'ın içtihatları doğrultusunda kapsamlı bir değerlendirmeye tabi tutulmaktadır. Bu süreçte, şirket değerlemesinden katkı payı hesaplamalarına, temettü paylaşımından değer artış payı belirlenmesine kadar tüm aşamalar, belirlenen ilke ve kriterler çerçevesinde yürütülmektedir. Yargıtay'ın bu konudaki içtihatları, uygulamada karşılaşılan sorunların çözümünde ve adil bir tasfiye sürecinin yürütülmesinde önemli bir rehber niteliğindedir.

0 yorum

Yorum Bırak