Munzam Zarar Nedir?
1) Genel Bilgiler, Munzam Zarar Kavramı
Munzam zarar, borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi sonucu alacaklıda ortaya çıkan ve temerrüt faiziyle karşılanamayan zarardır. Bu zarar, borcun ödendiği tarihe kadar olan dönemi kapsar.
Munzam zarar, TBK m.122 uyarınca düzenlenmiş bir hukuki kurumdur. Bu maddeye göre, alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramışsa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür.
2) Temerrüt Faizinin Hukuksal Niteliği
Temerrüt faizi, borçlunun para borcunu zamanında ödememesi üzerine TBK m.120 gereği kendiliğinden işlemeye başlar ve temerrüdün devamı süresince sürer. Bu faiz, alacaklıya, zararın varlığını, miktarını ve borçlunun kusurunu ispat zorunluluğu olmadan temerrüt faizini talep etme hakkı tanır.
Temerrüt faizinin doğumu için borçlunun alıkoyduğu paradan yarar sağlaması gerekmez. Ayrıca temerrüt faizi talep edebilmek için borçlunun temerrüde düşmekte kusurlu olması da şart değildir.
Aşkın (Munzam) Zararın Varlığı İçin Gerekli Koşullar
1. Borçlunun Temerrüdünün Varlığı:
- Aşkın zararın ilk koşulu, borçlunun temerrüde düşmüş olmasıdır.
- Temerrüt, borcun ödenmemesi veya zamanında ödenmemesidir ve TBK'nın 122. maddesinde düzenlenmiştir.
2. Temerrüt Faizi ile Karşılanamayan Zarar:
- Alacaklının, temerrüt nedeniyle uğradığı zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması gerekir.
- Temerrüt faizi, borçlunun para borcunu zamanında ödemediği durumlarda yasal olarak belirlenen faiz oranıdır ve TBK'nın 120. maddesinde düzenlenmiştir.
3. Borçlunun Temerrüde Düşmedeki Kusuru:
- Borçlunun temerrüde düşmesinde kusurlu olması, aşkın zarar sorumluluğu için gereklidir.
- Kusur, borçlunun temerrüde düşmesine neden olan ihmali veya kasıtlı eylemidir.
4. İlliyet Bağı:
- Borçlunun temerrüdü ile alacaklının aşkın zararı arasında illiyet bağı bulunmalıdır.
- İlliyet bağı, zararla temerrüt arasında nedensellik ilişkisinin varlığını gösterir.
Aşkın (Munzam) Zararın İspatı
Aşkın (munzam) zararın ileri sürülebilmesi için, alacaklı tarafından uğranılan zararın ispatlanması gerekmektedir. Bu ispat yükümlülüğü, HMK'nın 194. maddesine göre alacaklıya aittir. Alacaklı, bu bağlamda şu unsurları kanıtlamak zorundadır:
- Kaynağı ne olursa olsun, alacağının varlığı
- Borçlunun temerrüde düştüğü
- Alacaklının temerrüt faizinden karşılanamayan bir zarara uğradığı
- Alacaklının zararı ile borçlunun temerrüde düşmesi arasındaki illiyet bağı
Zararın ispatı konusunda, Yargıtay'ın ve Anayasa mahkemesinin değişik görüşleri bulunmaktadır. ve Bu görüşler zamanla değişmiştir.
Temerrüt faizinin üstündeki zarardan borçlu sorumlu tutulur. Bu sorumluluk kusura dayanır ve borçlunun temerrüde düşme kusuru asıldır. Alacaklı, temerrüde uğrayan asl alacağının varlığını ve munzam zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını ispatlamakla yükümlüdür. Ancak alacaklı, borçlunun temerrüde düşmekte kusurlu olduğunu ispatla yükümlü değildir. Borçlu, ancak temerrüdündeki kusursuzluğunu kanıtlayarak sorumluluktan kurtulabilir.
Değişen ekonomik koşullar, mülkiyet hakkının hukukta korunması görüşü ve Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı göz önüne alınarak, enflasyonun devam ettiği sürece, alacaklıların, BK'nın 105/1. maddesi anlamında munzam zarar varlığını kanıtlama zorunluluğundan vazgeçilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, enflasyon ve döviz kurlarındaki değişiklikler nedeniyle alacaklının uğradığı zararın mülkiyet hakkının ihlali olduğuna karar vermiştir. AYM 1997/34 Esas, 19898/79 Karar, 15.12.1998. Bu karar, alacaklıların munzam zarar taleplerini güçlendirmiştir.
Aynı şekilde, AYM 2008/58 Esas, 2011/37 Karar, 10.2.2011 sayılı kararda da, mülkiyet hakkının ihlal edildiği ve yeniden yargılama yapılması gerektiği belirtilmiştir. Bu kararlar, alacaklıların haklarının korunmasına yönelik önemli bir gelişmedir.
Yargıtay'ın Değerlendirmesi
1) Munzam Zararın İspatı
Davacı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 122/1. maddesi kapsamında "aşkın zarar" talebinde bulunmuştur. Bu madde uyarınca, borçlunun kusuru bulunmaması halinde, temerrüt faizini aşan zararı giderme yükümlülüğü vardır. Ancak mahkeme, davacının uğradığı munzam zararı somut olarak ispatla yükümlü olduğunu tespit etmiştir.
2) Ekonomik Göstergelerin Dikkate Alınması Gerekliliği
Anayasa Mahkemesi'nin kararı doğrultusunda, enflasyonun yüksek olduğu durumlarda, temerrüt faizinin alacaklıların zararını karşılamayacağı kabul edilmiştir. Bu nedenle, enflasyon baskısının devam ettiği sürece, alacaklıların BK'nın 105/1. maddesi kapsamında munzam zararlarının kanıtlanması zorunluluğundan vazgeçilmiştir.
Mahkeme, davacının alacağının geç ödenmesi nedeniyle kredilerini ödeyemez duruma geldiğini ve taşınmazlarının satışla karşı karşıya kaldığını iddia ettiğini belirtmiştir. Ancak davacı, bu iddialarını ispatlayamamıştır. Mahkeme ayrıca, taşınmazların şirket müdürü adına kayıtlı olduğu ve şirketin mülkiyetinde bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bununla birlikte, mahkeme, enflasyonun bir gerçeklik olduğunu ve alacaklıların zararlarının temerrüt faiziyle karşılanmasının Anayasa Mahkemesi kararına göre mümkün olmadığını kabul etmiştir. Bu nedenle, her yıl gerçekleşen enflasyon oranı, mevduat ve devlet tahvillerine uygulanan faiz oranları, döviz kurları ve diğer yatırım araçlarına ilişkin belgelerin resmi kurumlardan getirilerek, uzman bilirkişiden rapor alınması talep edilmiştir. HMK'nın 266 ve 267. maddeleri uyarınca, bilirkişi heyeti oluşturulması ve davacının zararının belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır.
0 yorum